Doktor bey

Henüz gribi kuş, domuz gribi diye ayırımcılık yapmadığımız, gribin grip olduğu zamanların birinde,erken bir saatte kapımın kapısı aralandığı zaman, 65 yaşlarında bir hasta yakınının kafasını uzatıp, gelebilir miyim doktor bey dediğini duydum . Yerimden kalktım kapıyı ardına kadar açtım, ”buyurun” dedim . Elimdeki çay fincanını masanın üstüne bıraktım ve beklemeye başladım . Koridora dönmüş ”gelin doktor bey”burada diyerek yanında genç bir anne ve kucağında bir çocukla odama girdi .
Bebeğin burnu akıyordu, karnı da ağrıyordu, henüz 3 aylıktı ve sadece anne sütü ile besleniyordu . Aslında çok şikayetleri yoktu ama , gelin hasta olmuştu bebeğe de geçirmesinden korkuyorlardı .
Ben muayene masasına yaklaşırken sadece dede konuşmuş bebeğin şikayetlerini dile getiriyordu . Muayene sonrası ellerimi lavaboda yıkarken bir taraftan da göz ucu ile kendimi aynada süzüyordum Yüzüme baktım, gözlerimde mavi kalem, rimel , dudak boyası hepsi vardı . Saçlarım da cok kısa değildi ama . Giydiğim etekle de hiç erkeğe benzemiyordum . Güldüm kendimce kimse anlamasın istedim. İçimden iyi görünüyorsun DOKTOR BEY dedim .
Reçetemi yazdım , anneyle sohbet etmeye çalıştım, her sorduğum soruya dededen yanıt aldım; bebeğin çok ciddi bir rahatsızlığı olmadığını söyledim, bol bol anne sütü vermesini de tembihleyerek, merak etmemesini istediği zaman yeniden gelebileceğini ifade ettim. Teşekkür ederim doktor bey dedi sevgili dede. Güldüm tabii ki, ama söyleyecek bir şey yok. Kapıdan çıkarlarken ”bebeği koruyun, annesi ,ağzını bir tülbentle kapatırsan meme esnasında sendeki gribal enfksiyonun bebeğe geçmesini engellersin” dedim; ve sıradaki hastaya kapıyı açtım ; güle güle dedim yolcu ettim. Ellerimi sıktı teşekkür etti dede. İlk torundu hem de oğlundan ilk torunu.
Zaman geçiyordu . Hele kapıda bekleyen hasta varken nasıl geçtiğini de anlamıyorsunuz . Bir yandan hasta bakıyordum bir yandan da gelen telefonlara cevap yetiştiriyordum ki , telefon elimde kaldı, söyleyecek söz bulamadım . Karşımda ağlamaklı bir erkek sesi, doktor bey ya çocuğun ağzını tülbentle kapadık ama şimdi bebek sürekli ağlıyor acıkmış, anne de ağlıyor göğüsleri şişmiş, ben de dayanamadım seni aradım; tülbenti biraz çıkarsak da bebeği beslesek olmaz mı?” sesim soluğum kesilmiş dinliyorum . Bende feryat figan rengim benzim atmış. ” Tülbenti annenin ağzına bağlayacaksınız, solunum yoluyla, ağzından bebeğe herhangi bir enfeksiyon geçmemesi için annenin ağzına ; bebeğin ağzına hiçbirşey bağlanmaz, hemen çıkarın şunu ” Sağol doktor bey sağol” diyerek kapanan telefonda dedenin sesi gerçekten çok sevinçliydi. Amerikayı yeniden keşfetmiştik ikimiz de . Elimde telefon ağlasam mı gülsem mi dedim. Gülmekten gözlerimden yaşlar geldi.

Yorum yapın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir