İstanbul Boğazı’nın Marmara Denizine yakın kısmında, küçücük bir adacık üzerindeki kule Kız Kulesi. Bizans dönemini günümüze bağlayan tek eser olarak bilinmektedir. Yüzyıllar boyunca gizemini koruyan, aşıklar diyarı. M.Ö 24 yuzyıldan kaldığı düşünülen, her çağda, hakkında yeni efsanelerin anlatıldığı belki de en gizemli yapı. Aşıklar diyarı, İstanbul’un sembolü Kız Kulesi. Her dönemde, yeni hikayeler anlatılmı bu denizin ortasındaki yalnız kule hakkında.
Kız kulesi hakkında anlatılan ve günümüze kadar gelen hikayelerin hepsi de bir aşk hikayesi olarak içimizi sızlatmaya devam etmektedir .
KızKulesi ile ilgili anlatılan hikayelerden en bilineni bir aşk hikayesidir. Hero ile Leandros adlı iki gencin hüzünlü aşkını anlatır bu hikaye. Hero Afrodit’in rahibelerindendir ve aşka yasaklıdır Kız Kulesinde yaşamaktadır . Yıllar sonra Afrodit’in tapınağında yapılan bir törene katılmak için kuleden ayrılır ve orada Leandros ile karşılaşır. Birbirine aşık olan iki genç, Leandros’un gece kuleye gelmesi ile aşklarını kutsarlar. Kızkulesi her gece iki gencin gizli aşkına ve yasak sevişmelerine tanıklık eder. Leandros’un yüzerek kuleye geldigi fırtınalı bir günde Hero’nun yaktığı sevda ateşinin feneri söner. Karanlıkta yolunu kaybeden Leandros boğazın sularına gömülür. Sevgilisinin öldüğünü gören Hero da kendini Kız Kulesi’nden boğazın sularına bırakır.
Kız Kulesi hakkında anlatılan diğer bir hikaye ise insanın içini acıtır . Kehanete göre kralın birine, çok sevdiği kızı onsekiz yaşına geldiğinde bir yılan tarafından sokularak ölecegi söylenir. Bunun üzerine kral denizin ortasındaki bu kuleyi onararak kızını buraya yerleştirir. Kaderden kimse kaçamamış ki,kral nasıl kaçsın? Kuleye gönderilen üzüm sepetinden çıkan bir yılan, prensesin tenine süzülerek zehrini boşaltır. Kral, kızına demirden bir tabut yaptırarak Ayasofya’nın giriş kapısının üstüne yerleştirir. Bugün bu tabutun üstünde iki delik vardır. Yılanın, ölümünden sonra da kızırahat bırakmadığına dair hikayeler anlatılır.
En son anlatılan hikaye ise Osmanlı Dönemi ile ilgilidir. Battal Gazi’nin, askerleri ile Kız Kulesi’ne baskın yaparak, kuleye saklanan hazineleri ve Üsküdar Tekfur’unun (Bizans Valisi) kızını kaçırdığı söylenmektedir hikayede. Battal Gazi, tekfurun kızını ve hazinelerini aldıktan sonra Üsküdar’dan atına atlayıp oradan uzaklaşmıştır. Bir özdeyiş olan“Atı alan Üsküdar’ı geçti” lafı bu hikayeden gelir. Bu hikayeden sonra, bu gizemli yapıya son adı olan Kız Kulesi adı verilmiştir. .